Manşet

YENİ YÖNTEM COVID-19 TESTLERİNİN DUYARLILIĞINI 20 KAT ARTIRIYOR

Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde geliştirildi Dünyadan yoğun ilgi gördü! Burundan ağrılı örnek almaya son veriyor!

Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde Acıbadem Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından Covid-19 testlerinin duyarlılığını artıran ve hastadan örnek alımını kolaylaştıran yeni bir yöntem geliştirildi. MyMagiCon ismi verilen yöntem, bu özellikleri itibariyle dünyada tek ve ilk yöntem olarak dikkat çekti. Yeni yöntem; Covid-19’u saptamak için tüm dünyada kullanılan PCR ve antijen testlerinin duyarlılığını 20 kat artırarak testlerin daha hızlı yapılması ve doğruluk oranının artmasının yolunu açıyor. Yeni yöntem; aynı zamanda, hastadan test örneği alımını da kolaylaştırıyor; burundan sürüntü alınması yerine hastanın birkaç yudum suyla gargara yapıp ağzını çalkalaması yeterli hale geliyor. Böylece suyun tüm boğaz ve ağızla temas etmesi, sürüntüye göre daha çok sayıda virüsün örneğe geçmesini de sağlıyor… İşte bilim dünyasını da heyecanlandıran yeni yöntemin ayrıntıları…

Türk bilim insanları, Konoravirüs testlerinin duyarlılığını 20 kat artıran yeni bir yöntem geliştirerek hastalığa daha hızlı ve güvenilir şekilde tanı koymanın yolunu açtı. “MyMagiCon” ismi verilen yöntemi geliştiren bilim insanları; araştırma ekipleriyle birlikte Acıbadem Üniversitesi’nden Tıbbi Mikrobiyoloji ve Medikal Biyoteknoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz ve Tıp Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Can oldu. Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde geliştirdikleri, dünyada ilk ve tek olan bu yeni yöntem, PCR testi olarak bilinen Polimeraz Zincirleme Tepkimesi (PZT) ve antijen testlerinin duyarlılığını artırarak test sonuçlarının doğruluk oranını yükseltiyor.  

Tüberküloz tanısı için geliştirildi

Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, Dünya Sağlık Örgütü’nün yakın destekçisi “Foundation for Innovative New Diognostics” (www.finddx.org) vakfından aldıkları proje desteği ile

tüberküloz tanısını kolaylaştırmak amacıyla 1.5 yıldan bu yana üzerinde çalıştıkları yöntemi, Covid-19 virüsü tanısına uyarladıklarını belirtti. Yöntem sayesinde antijen testlerinin hızlı ve doğru sonuç vermesinin olanaklı hale geldiğini belirten Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Yöntemimiz; havaalanlarında, hastanelerin acil servislerinde ya da filyasyon ekiplerinin evlerde tanı alma işlerini kolaylaştıracak. Antijen testlerinin duyarlılığını artırdığı için kişinin enfekte olup olmadığını yarım saat içinde daha doğru bir şekilde tespit etmek olanaklı hale gelecek. Testlerin kısa zamanda daha doğru şekilde sonuç vermesi, hasta olan kişilerde izolasyon tedbiri alınabilmesini sağlayacak. Böylece salgının kontrolü açısından önemli bir kazanım da sağlayacak” dedi.

Sürüntü almanın risklerini ortadan kaldırıyor

Geliştirilen bu yeni yöntem, Covid-19 tanısı koymak için yapılan sürüntü alımına son veriyor. Ağız ve burundan ucunda pamuk benzeri dakron olan çubukla alınan sürüntü yerine hastanın ağzında çalkaladığı birkaç yudum su kullanılıyor. Gargara ve ağız çalkalama sırasında suyun boğazın ve ağzın tüm boşluğuna değmesi, sürüntüye göre çok daha fazla virüsün test edilecek sıvıya geçmesini sağlıyor. Bir tüp içinde konsantre edilen sıvıda, Covid-19 virüsleri hızla kendini belli ediyor. Böylece, PZT ve antijen testlerinin duyarlılığının artırmasına yardımcı olduğundan, test sonuçlarının doğruluk oranı yükselmesini ve hızlı bir şekilde alınmasını sağlıyor. Bu yeni yöntemin kullanılmasıyla, burundan elde edilen sürüntüyle test için yeterli virüs alamamak ve sürüntüyü alan kişilere hastadan Covid-19 virüsü bulaşma riskleri de ortadan kalkıyor… 

Mevcut testlerin eksik yanları var

Tüm dünyada koronavirüs tanısının; PCR testi olarak bilinen Polimeraz Zincirleme Tepkimesi (PZT) ya da antijen testleri ile konulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, “Ancak her iki testin de kendisine göre eksik yanları var. PZT testlerinde tanı, hastanın burnundan pamuklu çubuk yardımıyla alınan sürüntüyle konuyor. Bu hem zahmetli bir yöntem hem de örnek alan sağlık çalışanına enfeksiyon bulaşma riskini artırıyor. Ayrıca tanı süresi iki günü bulabiliyor. Hızlı sonuç vermesi için üretilen antijen testlerinin duyarlılığı ise PZT testleri kadar yüksek değil diye konuştu. Bu testlerin sonuç güvenilirliğini artıran yenilikçi bir yöntem geliştirdiklerini anlatan Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, şu bilgileri verdi:

“Biz her iki testin duyarlılığını 20 kat artıran, ayrıca kolay örnek almayı sağlayacak bir araç geliştirdik. Yöntemimizde kişinin, bir iki yudum içme suyunu ağzına alması, gargara yapıp ağız içinde çalkaladıktan sonra bu suyu bir kaba koyması yeterli. Daha sonra geliştirdiğimiz MyMagiCon tüpü içerisine bu örnekten 20 ml sıvı alıp koyuyoruz. Tüpün içindeki polimer hızla su ve küçük molekülleri çekerek virüsleri konsantre hale getiriyor. Bu işlem 5 dakika sürüyor. Polimer boncukları arasındaki konsantre virüs örneği, bir pipet aracılığıyla alınarak PZT ya da antijen testlerinde rahatlıkla kullanılabiliyor.”

Dünya genelinde aylık test sayısı 150 milyon

Uluslararası alanda tanı için PZT testinden vazgeçilerek antijen testine yönelme eğiliminin geliştiğine işaret eden Prof. Dr. Tanıl Kocagöz, şöyle devam etti:

“Koronavirüs enfeksiyonu tanısı için her ay ülkemizde 3 milyon, dünyada da 150 milyon test yapılıyor. Hastalık belirtisi göstermesine karşın PZT ile de kimi zaman hastalık saptanamıyor. Bunun nedeni ise hastalardan alınan örnek miktarının çok az olması. Dakronlu çubukla 50 mikrolitre gibi çok az örnek alınabiliyor. Alınan bu örnek 3 ml su ile seyreltiliyor ve buradan 10 mikrolitre gibi çok küçük bir miktar PZT’de kullanılıyor. Bu da, virüsün az bulunduğu örneklerde saptanamamasına yol açabiliyor. Bizim yöntemimizde, gargara ve ağız çalkalama sırasında su tüm ağız boşluğu ve boğaza temas ederek daha çok sayıda virüs toplanmasını sağlıyor. Daha sonra konsantre edilen virüs örneği, PZT testlerinin de duyarlılığını artırıyor.”

Dünyada ilk ve tek

Yöntemin karşılaştırmalı çalışmalarının Sağlık Bakanlığı’nın da izniyle Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği’nden (KLİMUD) 25 araştırmacı ile 8 ilde 12 merkezde devam ettiğini belirten Prof. Dr. Kocagöz, Acıbadem Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tıp Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özge Can ile birlikte geliştirdikleri yöntemin dünya üzerinde örneği olmadığını vurguladı. Çalışmaya destek veren KLİMUD araştırmacıları ve Medikal Biyoteknoloji Dr. Öğr. Görevlisi Erkan Mozioğlu, yüksek lisans öğrencileri Ece Aksoy ve Betül Zehra Karakuş’a çok teşekkür etti. Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde yaptıkları araştırma sonucu geliştirdikleri bu yöntemin ulusal ve uluslararası patent başvurusunun yapıldığını da sözlerine ekledi.

Çalışmalarının duyulmasıyla dünyadan da yoğun talep almaya başladıklarını söyleyen Prof. Dr. Kocagöz, “Bu talebi karşılamak için üniversite-sanayi iş birliği önemli. Yöntemin patentini aldık, uluslararası koruma başvurusu yaptık. Ayrıca diğer ülkelerde patent başvurularını yapmak üzere girişimde bulunduk. Üretim konusunda bize destek olan yatırımcılar ile birlikte ürünün ilk örneklerini üretip kullanıma sunduk” diye konuştu. Ayrıntılı bilginin Acıbadem Üniversitesi Kuluçka Merkezi’nde yer alan Ar-Ge firmasının www.gigabiomol.com internet sayfasından alınabileceğini belirtti.