KETOJENİK DİYETTE BU 8 UYARIYA DİKKAT
Ketojenik diyet yaygınlaşıyor, ama!
Günümüzde ince ve fit görünme isteğiyle çoğu kişi gerek arkadaş çevresinden gerekse internetten elde ettikleri bilgilerle sağlıklarını tehdit edebilecek diyet programları uygulayabiliyor. Son dönemde öne çıkan diyetlerden biri de, yüksek proteinli düşük karbonhidrat içeren ketojenik diyet! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz, giderek yaygınlaşmakta olan ketojenik diyetin doğrusu yanlışı bilinmeden uygulanmaya çalışıldığını söylüyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz, ketojenik diyeti, olumlu ve olumsuz yanlarını, kimlerin bu diyetten kaçınması gerektiğini anlattı; önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Çıkış noktası epilepsi ataklarını azaltmak!
İlk defa ketojenik diyeti öneren Dr. Russel Wilder 1921’de çocuklardaki epilepsi ataklarının tedavisi için bu diyeti kullandı. Yapılan çalışmalar sonunda da araştırmaya katılan çocuk hastaların yüzde 60’ında iyileşme veya atakların seyrinde azalma görüldü. O yıllardan günümüze kadar yapılan çalışmalarda da yine benzer sonuçlar elde edildi. Yani aslında ketojenik diyetin asıl çıkış noktasını çocuk hastalarda epilepsi ataklarını azaltmak oluşturuyor.
Yüksek yağ düşük karbonhidrat içeriyor
Aslında gerçek ketojenik diyette günlük tüketilen yağ artırılırken, ortalama protein ve düşük karbonhidrat tüketiliyor. Vücudun metabolik olayları yaşayabilmesi için yüksek oranda yağ tüketilmesi gerekiyor. Tabi ki bu yağların sağlıklı yağlar olan kavrulmamış fındık, badem veya cevizden ya da zeytin, zeytinyağı, avokado, somon, yumurta gibi besinlerden alınması önem taşıyor. Ancak günümüzde ketojenik diyet düşük karbonhidrat yüksek protein gibi anlaşılıyor.
Bu besinlere dikkat etmek gerekiyor
Ketojenik diyette tüketebileceğiniz besinler: Et, tavuk, balık, yumurta, peynir, domates, salatalık, yeşillikler, ıspanak, brokoli, lahana vb gibi karbonhidratı düşük sebzeler.
Ketojenik diyette kaçınılması gereken gıdalar: Şeker ve şeker içeren her türlü gıda, nişastası yüksek olan kök sebzeler (patates, havuç vb), tahıllar (her türlü pirinç, mısır, ekmek vb), meyveler.
Ketojenik diyette bu uyarılara dikkat!
- Kişide yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı ve ağız kokusuna neden olabiliyor.
- Düşük posalı ve yüksek proteinli beslenmek kabızlık sorununa yol açabiliyor.
- Diyet sırasında yetersiz sıvı alımı sonucu vücudun susuz kalması kas krampları ve kalpte ritim bozuklukları gibi birçok yan etkiye neden olabiliyor.
- Meyve ve tahıl grubunun tüketiminin kalkması sonucu vitamin ve mineral kaybı olabiliyor, bağışıklık sistemi zayıflayıp hastalıklara yakalanma sıklığı artabiliyor.
- Ketojenik diyetle ilgili yapılan en uzun yapılan çalışmalar 6 aylık olup, uzun dönem ketojenik diyet yapmanın sonuçları hala bilinmiyor. Bazı çalışmalar uzun dönemde böbrek taşı ve safra taşı oluşumuna, ürik asit artışına ve kireçlenme gibi sağlık problemlerinin olabileceğini gösteriyor.
- Ketojenik diyete başlanmadan mutlaka uzmana danışılması gerekiyor. Bu diyetle ilgili bir endokrinolog, beslenme uzmanı, psikolog ve egzersiz fizyoloğu arasında koordineli ekip çalışması önemli.
- Ketojenik diyete başlandıktan sonra klinik ve biyokimyasal bulgular devamlı kontrol edilmeli; düzenli kan ve idrar tahlilleri yaptırılmalı.
- Yaşlılar, çocuklar, hamileler, emzirenler, insülin tedavisi alanlar ve daha önce metabolik bir hastalığı olanlar bu diyetten kaçınmalı.