SÜREKLİ OLUMSUZA ODAKLANMAK ANSKİYETE VE OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞU TETİKLİYOR
İçinde bulunduğumuz süreçte birçok kişi aşırı kaygı, korku nedeniyle sorunlar yaşamaya başladı. Hatta anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi sorunlar tetiklenerek artış gösterdi. DoktorTakvimi.com uzmanlarından DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Kl. Psk. Merve Kırna, bu süreçte kaygıları artan kişilere altın değerinde önerilerde bulundu.
Bilinmezlik duygusu kaygı ve korkuyu arttıran en önemli etkenlerden biri… Koronavirüs pandemisi döneminde de belirsizliğin hakim olması, bu sürecin ne zaman biteceğinin bilinmemesi, henüz tam bir tedavisinin bulunmaması, kimden nasıl buluşacağının belirsizliği kişilerde yoğun bir kaygıya neden oluyor. Bu süreçte anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi sorunların koronavirüsle tetiklenerek artış gösterdiğine dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Kl. Psk. Merve Kırna, bu problemi yaşayan kişilere sürekli bu duruma odaklanmak yerine başka konularla ilgilenerek zihinlerini meşgul etmelerini öneriyor.
Sürekli haber takip etmeyin
Öncelikle asılsız haber kaynaklarından, sosyal medyadan mümkün olduğunca uzak durmak, en doğru ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmeye özen göstermek gerektiğini anlatan Uzm. Kl. Psk. Kırna, şöyle devam ediyor: “Gerekirse sosyal medyadan ulaşılan haber kaynaklarını kısıtlayın. Gün içinde haber kaynaklarında çok fazla zaman geçirmemeye özen gösterin, belli zaman aralıklarında gündemi takip edin. Gün içinde sürekli haber kaynaklarını takip etmeniz ve bunun bir takıntı haline gelmesi olumsuz ruh hali oluşturduğu gibi kaygı durumunu da arttırır. Aklınıza gelen olumsuz, abartılı düşüncelerin zihninizin ürettiği düşünceler olduğu ve gerçeği yansıtmadığını kabul edin. Olumsuz düşünceler olumsuz duygulara; olumsuz duygular ise olumsuz davranışlara yol açar. Bu yüzden kaygının yönettiği bir davranışı durdurabilmek ve kontrol altına alabilmek için öncelikle zihninize gelen olumsuz, abartılı düşünceleri değiştirmeniz gerektiğini unutmayın. Sosyal iletişime önem verin. Gün içinde sevdiklerinizle online görüşmeler yapın, yeni hobiler edinin.”
Belirsizlik ve bilinmezlik OKB ve ansksiyeteyi tetikliyor
Normalleşme sürecine girdiğimizde belli miktarda kaygı, kontrol, güvenlik önlemleri devam edecek. Ardından da uyum ve alışmanın gerçekleşmesiyle eski hayatlarımıza dönmeye başlayacağız. Bu değişime ayak uyduramayıp kaygının devam etmesi halinde kişinin hayatının olumsuz etkileneceğine ve sosyal uyumun bozulacağına dikkat çeken Uzm. Kl. Psk. Kırna, böyle bir durumda kişinin bir uzmandan destek almasının faydalı olacağını belirtiyor. Bu dönemde OKB ve anksiyeteyi tetikleyen en önemli unsurların belirsizlik, bilinmezlik ve kontrol kaybı olduğunun altını çizen Kırna, “Belirsizliğin hakim olduğu ve tolere edilemediği süreçte kişi, her an kötü bir şey olacak endişesi yaşar ve durumu “tehlike var” olarak algılar. Bu da var olan kaygı ve okb sürecini tetikler. Kişi yaşadığı bu endişe durumu ile bedeninde belirti arar, kaygı seviyesi de artar. Örneğin; obsesif kompulsif bozukluğa sahip kişiler mikrop kapma endişesini yoğun yaşarken içinde bulunan süreç, durumu daha da tetikleyerek var olan korku ve kaygıyı arttırabilir. Kişi, kontrol edemediği stres durumunun yarattığı kaygıyı ritüel haline dönen davranışlar ile gidermeye çalışır. Bu ritüel davranışlar kaygıyı belli bir zaman seviyesi içinde durdursa da tekrarlayan olumsuz düşünceyle birlikte kişi kendini tekrar o ritüel içinde bulur” diyor.
Kaygının fazlası takıntıya neden olabilir
İnsanın hayatını tehdit eden olaylarla karşılaşınca kaygı duymasının normal bir durum olduğunu ve koronavirüsün de birçok kişide doğal bir kaygıya yol açtığını söyleyenUzm. Kl. Psk. Merve Kırna, bu durumun yönetilemezse takıntılara neden olabileceğinin altını çiziyor. Kaygının belli ve yönetilir miktarda olmasının koruyucu iken, kaygının kişiyi yönetmesi durumunda ise kontrol edilemez olduğunu hatırlatan Kırna, bu durumu bir örnekle açıklıyor: “Evde izole bir şekilde günlerini geçiren bir kişinin, gerekli tedbirleri almasına rağmen sürekli ev içinde ellerini yıkaması takıntılı bir hale dönüşebilir. Örneğin; kişi 20 saniye boyunca elini yıkadıktan sonra tekrardan içi rahat etmeyip ya da aklına olumsuz bir düşünce geldiğinde tekrardan arka arkaya ellerini yıkaması, gün içinde sürekli kirlendiğini hissedip banyo yapma isteği oluşması ve uzun banyo süreleri gibi aşırı olan durumlar söz konusu ise bir uzmana danışması faydalı olacaktır.”