GÖZLERİNİZİ SAKIN OVUŞTURMAYIN, ÇÜNKÜ…
Keratokonus körlüğe kadar gidebilir!
Gözlerinizi sürekli ovuşturuyor musunuz? Göz ovuşturmanın ne zararı olabilir ki?” diye düşünmeyin sakın. Gözün saydam tabakasını sürekli incelten ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına kadar gidebilen ‘Keratokonus’ hastalığına kelimenin tam anlamıyla “kendi ellerinizle” davetiye çıkarıyor olabilirsiniz!
Son aylarda gözlük numaranız hızla artıyor mu? Gözlük kullanmanıza rağmen sık sık net görememekten yakınıyorsunuz musunuz? Yanıtınız ‘evet’ ise sorununuzun nedeni, çoğunlukla her iki gözü de etkileyen keratokonus hastalığı olabilir. Keratokonus gözün en dış ortamında bulunan saydam tabakanın incelmesi, bombeleşmesi veya dikleşmesi şeklinde tanımlanan bir hastalık. Genellikle ergenlik döneminde başladığı düşünülen keratokonus 20 ila 40 yaşlar arasında ilerleme gösteriyor ve bu ilerleme çoğu hastada hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Oluşum nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, ergenlik döneminde yoğun alerji şikayeti olanlarda gözü ovalamanın bu hastalığın gelişimine yol açtığı düşünülüyor. Ayrıca özellikle uzun süreli bilgisayar kullanımında sık görülen kuru göz sendromunda gözleri aşırı ovalamak da riski artırıyor. Erken evrelerde şikayet oluşturmaması nedeniyle genellikle geç teşhis edilen keratokonus ilerlemesi durdurulmazsa gözlük numarasında ciddi artışlar, ileri vakalarda kornea nakli ihtiyacı ve eğer bu ihtiyaç giderilemezse körlükle sonuçlanabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi bu nedenle özellikle 2 dereceden yüksek astigmatı olan ve sorunu gözlükle tam düzeltilemeyen hastaların erken tanı için her yıl görme keskinliği muayenelerini yaptırmaları gerektiğine dikkat çekiyor!
Bu belirtileri asla gözden kaçırmayın
Hastanın günlük işlerini yapamaz hale gelmesine neden olan keratokonusun en tipik belirtisi, ortalama 6 ayda bir artan gözlük numarası. ‘Gözlük numarası için muayene olduğunuzda kornea kalınlığınıza mutlaka baktırın” diyen Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi, hastalığın diğer belirtilerini şöyle sıralıyor:
- Görüşte hafif bulanıklık
- Işığa ve parlamaya karşı hassasiyet
- Düz çizgilerin bükülmüş veya dalgalı görünmesi
- Gözde kızarıklık ve şişme
- Hastalığın ilerlemiş olması halinde; yüksek astigmata bağlı ileri derecede görme kaybı, araç kullanırken ve yakın mesafede kitap okurken zorluk yaşama.
Tedavi hastalığın aşamasına göre belirleniyor
Keratokonus hastalığının tedavisi bulunduğu aşamaya göre planlanıyor. Erken evrelerde sert kontakt lens kullanılırken, orta evrede yeni teknoloji olan çapraz bağlama (cross- linking) tedavisi tercih ediliyor. İleri evrelerde ise tek tedavi çözümü kornea nakli oluyor’ diyen Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi, çapraz bağlama tedavisinin hastalığı ameliyatsız 4 yıla kadar aynı düzeyde tutabildiğine ve bu sayede nakle gidiş süresini uzatabildiğine dikkat çekiyor.
Umut veren yöntem: Çapraz bağlama
Günümüzde bu hastalığın konforlu bir tedavi seçeneği var: Çapraz bağlama yöntemi! Ultaviyole lazerle gerçekleştirilen bu yöntem göze dokunulmadan, sadece ışın gönderilerek uygulanıyor. Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi son yıllarda giderek yaygınlaşan çapraz bağlama yönteminde verilen vitamin desteğiyle kornea tabakasının güçlendiğini, bunun sonucunda hastalığın 4 yıla kadar durdurulabileceğini söylüyor. Tedavide önce incelmiş ve dış bükeyliği artmış kornea tabakasına ‘riboflavin’ damlatılıyor. Daha sonra sorunlu göze yaklaşık bir saat boyunca UV-A ışını gönderiliyor. Hasta aynı gün evine dönebiliyor. Ancak hastalığın çok hızlı ilerlediği durumlarda ikinci bir çapraz bağlama tedavisi gerekebiliyor. Doç. Dr. Ali Rıza Cenk Çelebi, işlem sırasında göze uygulanan UV miktarının deniz kenarında bir saat güneşlenmekle maruz kalınan UV miktarından daha az olduğunun altını çizerek, “Bu dozda kornea endoteli, lens ve retina gibi gözün önemli tabakaları önemli bir hasar kalacak düzeyde UV’ye maruz kalmıyor” diyor.