TÜRKİYE’DE AŞI KARARSIZLIĞI 6 YILDA 128 KAT ARTTI!
Aşı kararsızlığının ilacı: Doğru bilgilendirme!
Hızla yayılan, hayatı tehdit edebilme riski olan bulaşıcı hastalıklara karşı aşı geliştirerek hem aşılanan kişinin hem de toplumun sağlığını korunabiliyor. Ancak, günümüzde taraftar bulan aşı kararsızlığı hem aşı yaptırılmayan çocuk hem de toplum sağlığı açısından ciddi bir risk haline gelmeye başladı. Öyle ki, ülkemizde görülen aşı kararsızlığı 6 yılda 128 kat arttı! Acıbadem Altunizade Hastanesi Sosyal Pediatri Uzmanı Doç. Dr. Selda Karaayvaz, hastalıklara karşı aşılanmanın çocukların temel sağlık hakkı olduğunu belirterek “Aşılama sayesinde yalnızca Türkiye’de her yıl 14 binden fazla çocuk ölümünün önüne geçiliyor, dünya genelinde bu sayı 3 milyonu aşıyor. Daha etkin bir aşılama programı ile engellenebilecek çocuk ölümü sayısı 4,5 milyona kadar çıkabilir. Ailelerin bu konuda herhangi bir kararsızlığı varsa kendilerine doğru ve zamanında bilgi vererek farkındalıklarını yükseltmek ve sağlık hizmetlerine erişimi artırmak en uygun çözüm olacaktır” dedi. Doç. Dr. Selda Karaayvaz, bunların yanında yasal düzenlemeler de tamamlanırsa aşı kararsızlığının ortadan kalkabileceğinin altını çizdi.
Doğru bilgilendirme çok önemli
Aşılama sayesinde 1980 yılında çiçek hastalığı silindi, 2000 yılı sonrası ise kızamıktan ölümler yüzde 74 oranında azaltıldı. Ayrıca kızamık, çocuk felci, Hepatit B gibi temel aşılar için maliyetler aşı başına 1 doların altına düşürüldü. Bu hastalıkların neden olduğu can ve maliyet kayıpları ile karşılaştırıldığında aşılama gerçekten son derece maliyeti çok düşük ve koruyuculuğu çok yüksek bir uygulama. Tüm bunlara rağmen, aşı uygulamalarına karşı “doğru bilgilendirilme eksikliği ve kontrolsüz bilgiye erişimin kolaylaşması” gibi nedenlerle son yıllarda daha fazla görülen aşı kararsızlığı çocukların hayatını doğrudan tehdit ediyor.
Aşı kararsızlığına yol açan etkenler
Türkiye’de 2011 yılında 180 çocuğun ailelerinin kararsızlık yaşayarak aşı zamanını erteleme veya yaptırmama yönünde tavır gösterdiğini, 2017 yılında aynı çocuk için tekrarlayan redler de dahil olmak üzere 23 bine kadar çıkan bu sayının toplum sağlığı için çok ciddi bir risk yarattığını dile getiren Sosyal Pediatri Uzmanı Doç. Dr. Selda Karaayvaz, aşı kararsızlığına neden olan etkenleri şöyle sıraladı:
- Aşı kararsızlığı yaşayan ebeveynlerin eğitim düzeyi
- Ebeveynlerin çocuğun sağlığı ve güvenliği ile ilgili algı ve tutumları
- Ailelerin bilgi ve farkındalık eksiklikleri; sağlık sistemi ve sağlık çalışanları ile ilgili geçmiş olumsuz deneyimler
- Aşı kaygısı yaşayan ailelerde, çocuklarının zeminde otizm, tip 1 diyabet, yenidoğan apnesi gibi bir hastalığın mevcudiyeti
- Tamamlayıcı, alternatif tıp uygulama oranlarının daha yüksek olması
- İnanç temelli yaklaşımlar
- Aşılarda vücuda zararlı maddeler verilerek genetik yapının değiştirilmek istenmesi yönündeki yanlış inanış
- Başta internet olmak üzere medyadaki temelsiz veya abartılı haberler
- Kanaat önderlerinin aşı ile ilgili olumsuz beyanları
- Konuyla ilgili yasal bir düzenlemenin henüz mevcut olmayışı.
“Bu etkenleri özenle ve bir bir ortadan kaldırmayı hedef alan bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Her şeyden önce sürekli ve doğru bilgilendirme yapmak, ailelerle doğrudan ve yapıcı iletişim kurmak ve herkesin sağlık hizmetlerine düzenli erişimini sağlamak zorundayız” diyen Doç. Dr. Selda Karaayvaz, Türkiye’de aşı kampanyalarının büyük ölçüde katılımla ve başarıyla yürütülüyor olmasının önemli bir avantaj olduğuna dikkat çekti. Doğum oranlarının Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek olduğu ülkemizde gebelik kontrolleri sırasında bu konuda bilgilendirme yapılmasının da son derece faydalı olacağını vurgulayan Doç. Dr. Karaayvaz, “Ayrıca kadın doğum uzmanlarının gebelere önerilen grip aşısı ile birlikte anne adayının boğmaca, tetanoz ve difteri aşılanmalarını sağlamaları da çok faydalı olur. Bu aşılanmalar sadece anneyi değil doğacak olan bebeğini de koruyacaktır” dedi.
Bir çok yanlış inanış var
Aşılama hakkında farklı coğrafyalarda yaygın görülen “doğru bilinen yanlışlar” olduğuna işaret eden Doç. Dr. Selda Karaayvaz, ülkemizde en sık karşılaşılan yanlış inanışları da paylaştı:
- Sağlam çocuğu hastalık etkeniyle karşılaştırmak çocuğu hasta eder.
- Aşıların içeriğindeki civa, alüminyum gibi maddeler zehirlidir.
- Çocuklara çok kısa bir zaman aralığında çok fazla aşı yapılıyor, bağışıklık sistemlerine zarar veriyor
- Kızamık aşısı otizm, SSPE (kızamık virüsünün neden olduğu bir ölümcül nörolojik rahatsızlık) gibi hastalıklara sebep olur.
- Anne sütü tek başına koruyucudur, ayrıca el yıkama ve iyi beslenme sağlanırsa bu korunma için yeterlidir.
- Alternatif / geleneksel uygulamalar daha iyidir.
- Aşıların içinde domuz ürünleri var.
- Aşıların bazıları kısırlığa (infertiliteye) neden olur.
Yüksek aşı kapsamı toplumsal bağışıklık yaratarak herkesi korur
Yalnızca bebek ve çocukların değil ergen ve yetişkinlerin de uygun aşılarla aşılanmasının ve yüksek aşı kapsamı sağlanmasının bütün toplumu da hastalıklardan koruyacağının altını çizen Doç. Dr. Selda Karaayvaz, “Bu sayede gebe, yaşlı, küçük bebek ya da sağlık durumu aşı olmaya engel bireylerin korunması da sağlanabilir” dedi